Kültürün Maddi ve Manevi Yönleri
Kültürün Sosyolojik Açıdan Değerlendirilmesi
Kültür sosyolojik açıdan birçok olumlu özellik taşımakla birlikte, bazı düşünürlerin kültürün olumsuz yönleri olabileceğini konusunda da kafa yormuştur. Bu anlamda kültürün olumsuz yönleri konusunda sosyolojik düşünce tarihinde çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Örneğin ünlü filozof Karl Marx, kültür kavramını eleştirel bir yaklaşımla inceleyen isimlerden biridir.
Türk Düşünce Hayatında Kültür Kavramı
Kavrama ilişkin çeşitli yaklaşımlar ve çok sayıda farklı tanım olmasına rağmen kültüre ilişkin olarak genel ve kısaca şu tanımlara verebiliriz:
Ancak bu tanımlar kültürün genel ve kısa birer tanımı olarak verilebilir. Aslında Kültür, kısaca ve basitçe tanımlanması oldukça zor bir kavramdır. Çünkü Kültür kavramı, tartışmalı, geniş kullanımlı ve belirsiz kavramların başında gelmektedir.
Örneğin ünlü kültür kuramcısı Raymond Williams (1921-1988), kültür terimine dair yüz altmış dört farklı tanım olduğunu belirterek bu terimin İngiliz dilindeki en karmaşık iki-üç kelimeden birisi olduğunu vurgulamaktadır.
e yok ki, bu durum sadece İngiliz diline özgü değildir, aksine birçok dilde kültürün tanımı ve anlamına ilişkin karmaşa ve belirsizlik yoğun olarak gözlenmektedir.
Peki, bütün bu belirsizlik ve karmaşıklığa rağmen kültür denince genel olarak neyi anlamamız gerekir?
Bu anlamda kültürün hem maddi hem de manevi ögeleri bulunur.
Britanyalı ünlü Antropolog ve Kültürel Antropolojinin kurucusu Edward Tylor‘ın kültürü şöyle tanımlamıştır:
“İnsanın kendinde taşıdığı ve biyolojik olmayan bir yoldan yeni kuşaklara aktardığı karmaşık bir bütün.
Kültürün Önemi: Kültür Neden Önemlidir?
Kültür, sosyal ve toplumsal yaşamımızın çok önemli bir yönüdür. O olmaksızın ilişki kurabilmemiz ve toplumsallaşabilmemiz mümkün değildir. Kültür maddi ve manevi ögeleriyle birlikte, bizi bir toplum olarak bir arada tutan şeylerdir. Bunlar bize değerli bir toplum kimliği sağlarlar, bizi bir arada tutarlar ve bizi birleştiren sosyal ağları oluştururlar. Bu nedenle kültür sosyolojik açıdan oldukça önemli bir kavramdır.
Ayrıca yine kültür olmaksızın sosyal düzenin kurulması ve sürdürülmesi de mümkün değildir. Sosyal düzen kavramı, bizim bir toplum olarak işbirliği içinde bulunmamızı sağlayan kurallar ve normlar üzerinde anlaşma sağlayabilmemizle ilgili bir kavramdır. Bu kuralları ve normlar üzerinde ortak bir kültür olmaksızın anlaşabilmek oldukça zordur.
Kültürümüz, yaşamlarımıza bir tutarlılık verdiği gibi bize dünyaya anlam vermemiz için gereken kaynakları, değerleri ve idealleri de sağlar. Adeta bir pusula gibi yaşamımızda bir rehberlik yapar.
Öte yandan, bir kültürün oluşturduğu ve o kültüre özgü olan sanat, şarkı, hikâye ve edebiyat bize neşe verir, hayatlarımıza renk ve güzellik katar; bizi rahatlatarak yaşamdaki kaçınılmaz trajedilerle başa çıkmamızı sağlar.
Kültür hakkında belirtmemiz gereken bir diğer nokta, kültürün çevre koşullarından ve doğamızdan tamamen bağımsız bir şey olmadığıdır. Yaşadığımız çevre, kültürümüzü çesitli yol ve biçimlerde etkileyecektir.
Bunun en güzel örneklerinden biri hayvancılıkla yaşamını sürdüren toplumlardır. Bu toplumlar hayvanlarını beslemek amacıyla sürekli olarak yer değistirirler ve bu nedenle “göçebe yaşam tarzı” denilen bir yaşam kültürünü ortaya çıkarırlar. Örneğin bu insanlar göçebe yaşam tarzlarının bir sonucu olarak savaşcı topluluklardır. Bu, onların kültürlerinin önemli bir özelliğidir. Kent’te yaşayan insanların kent kültürünün; köyde yaşayan insanların ise köy kültürünün bir parçası olmaları, çevrenin kültüre olan etkisine güzel birer örnektir.
Kültürün diğer bir önemli özelliği, kültürün her zaman ve her yerde kendini belli etmesi, bizim üzerimizde bir belirleyici ve sınırlayıcı olarak işlev görmesidir. Çünkü her yaptığımız davranış, kültürel değerlerden ve kültürel beklentilerden etkilenir. Örneğin
Bizim yaşadığımız toplumun kültürel evreni içinde gayet doğal karşılanan samimi ya da yakın tavırlar başka bir toplumun kültürel evrenin içinde son derece itici bulunabilir. Yüz yüze konuşma esnasındaki bir göz teması dahi kültüre göre belirlenebilir.
Özetle diğer insanlarla nasıl etkileşime gireceğimizi de bize kültür öğretir. Yere, zamana ve karşımızdaki insana göre nasıl davranmamız gerektiğini o toplumun kültüründen öğreniriz.
Kültürün dil, değer, inanç gibi manevi yönlerinin yanı sıra mimari, kılık kıyafet, alet edevat; film, müzik ve edebiyat gibi maddi yönleri bulunur. Bunlara bir toplumun kültürel ögeleri diyebiliriz. Keza bunlar, manevi kültür ögeleri tarafından şekillendirilmiş ve oluşturulmuş maddi kültür ögeleridir.
Bu konuda belirtilmesi gereken önemli bir nokta, kültürün maddi ve manevi yönleri arasında tek yönlü bir ilişkinin olmadığıdır. Örneğin o toplumun kültürel gerçekliğini yansıtmayan bir maddi kültür ögesi, bir şekilde o toplumun içine girmesiyle birlikte o toplumun manevi kültür ögelerini etkileyebilir. Örneğin o toplumun manevi kültür ögelerini yansıtmayan bir televizyon dizisinin o toplumun değer ve inanç yargılarını etkileyebilmesi gibi.
Marx’a göre kültür, bir azınlığın çoğunluk üzerindeki haksız iktidarını sürdürmeye yarar. Bir toplumdaki ana akım değer ve inançlar, insanları kendi yararlarına olmayan, sadece belli bir azınlığın faydasına işleyen bir toplumsal yapıya bağımlı kılar.
Peki Kültür kavramı Türk düşünce hayatında nasıl ele alınmıştır?
“Kültür Nedir?” sorusunu Türk düşünce hayatına ilk olarak getiren isim ise Ziya Gökalp’tir. Türk sosyolojisinin öncü isimlerinden Ziya Gökalp kültür ve medeniyet arasında bir ayrım yaparak kültürü tanımlamıştır. Gökalp’e göre milletin en temel taşı kültürdür. Dolayısıyla kültür milli olmak zorundadır.
Ziya Gökalp’e göre kültür yani hars, halkın ananelerinden, eğilimlerinden, örflerinden, sözlü ve yazılı edebiyatından, estetik ve iktisadi ürünlerinden oluşur. Kültür, bir milletin dili, dini, ahlaki, hukuki ve estetik hayatlarının ahenkli bir bütünüdür.
Bir diğer önemli Türk sosyolog Mümtaz Turhan’a göre ise kültür, bir cemiyetin sahip olduğu maddi ve manevi öğelerden oluşan bir bütündür.
0 Yorumlar